Oksidatif Stres ve Yaşlanma

Oksidatif Stres ve Yaşlanma
Yaşayan her canlı, hayvan ya da bitki yaşlanır. Her ne kadar yaşlanma fikri can sıkıcı olsa da hayatın değişmez bir gerçeğidir. Bazı kişilerin şanslı olduğunu ve yaşıtlarından daha genç göründüğünü fark ediyoruz. Bu yaşlanma sürecinin her kişide farklı hızda olduğunu göstermektedir. Antioksidanlar üzerine yapılan çalışmalar, yaşlanma sürecinin yavaşlatılabileceğini göstermektedir.
1954 yılında, Prof. Denham Harman, yaşlanmanın en önemli sebebinin çevresel nedenler, hastalılar ve vücudun olağan yaşlanma süreçleri sonucunda ortaya çıkan serbest radikaller ve artmış oksidatif stres olduğunu öne sürmüştür. O zamandan beri, yapılan tüm çalışmalar Harman’ın yaşlanmasının oksidatif stresten kaynaklanma teorisini kanıtlar niteliktedir. Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere birçok yaşlanma ilişkili hastalık oksidatif stres kaynaklıdır. Nüfusun yaşlanmasıyla, yaşlanma-ilişkili oksidatif stres vakaları artmakta ve bu durumun tedavisi için çözümlere ihtiyaç doğmaktadır.
Yaşlanırken bize neler oluyor?
Yaşlılık, vücuttaki sağlıklı hücre sayısının azalması durumudur. Sağlıklı hücrelerin sayısı azalırken, sağlıksız ve yaşlanmış hücrelerin sayısı ve oranı artar. Her insanda, her organın yaşlanma hızı farklıdır. Herhangi bir organda, sağlıksız hücre sayısı belirli bir eşik değerinin üzerine çıktığı zaman, o organın işlevleri sekteye uğrar. Kimi kişide sekteye uğrayan ilk organ kalp olurken, bazılarında bağışıklık sistemi veya beyin olabilir.
Yaşlılığı en vurucu nedeni, gençlik rezervinin, yani sağlıklı hücre sayısının azalmasıdır. Örneğin, yaşamın hatırı sayılır bir zamanında kan şekeri sabit tutulabilirken, yaşlanmayla beraber kan şekeri düzeylerimiz bozulmaya başlar ve şeker hastası oluruz. Bu hücrelerimizin şekere karşı yanıtının azalması, insülin gibi hormonların etkilerinin yaşlanma ile bozulmasından kaynaklanır.
Hücre rezervimizi nasıl kaybediyoruz?
Burada cevap çok basit: serbest radikaller ve onların neden olduğu oksidatif stres.
Vücudumuzdaki trilyonlarca sağlıklı hücrenin hasarlanarak yaşlanmasının nedeni sayısız serbest radikal reaksiyonları yani oksidatif strestir. Örnek vermek gerekirse, serbest radikaller yani oksidatif stres, hücre duvarını hasarlar. Hasarlanmış hücre duvarı, hücre içine besinlerin alınması, hücre içindeki atık maddelerinse hücre dışına çıkmasını engeller. Sonuçta, hücre duvarı hasarlanan hücre ölür.
Benzer şekilde, oksidatif stres DNA’ya zarar verir. Böylelikle, normal fonksiyon gösteren hücreler yerine, sağlıksız, işlev görmeyen ve mutasyona uğramış hücreler alır. Bu hücresel fonksiyon kaybı, organların normal çalışmasını engeller ve yaşlanmaya neden olur.
Yukarıda saydığımız örneklerin dışında, birçok karmaşık mekanizma ile oksidatif stres hücreye, dokuya, organa ve dolayısıyla tüm vücuda zarar vererek yaşlanmaya neden olur.
Antioksidanlar daha uzun yaşamamı sağlar mı?
Cevap evet! Ama amaç uzun yaşamak kadar iyi yaşamak olmalı. Tek hedefimiz yaşamlarımıza yıllar eklemek değil, yıllarımıza yaşamlar eklemek olmalı!
Yapılan birçok laboratuvar ve klinik çalışmada, antioksidandan zengin beslenmek ve antioksidan takviye ve tedaviler almanın hem uzun hem de daha genç ve sağlıklı bir yaşam sağladığını göstermiştir.
Antioksidan tedavi ve takviye kullanımının fazla olduğu toplumlarda, kronik hastalıklar, kalp hastalıkları ve kanser oranlarının daha az olduğu bilinmektedir. Bunun yanında, ortalama yaşam süresi de artmaktadır.
Geçmiş yıllarda, Amerikan Geriatri Topluluğunun yapmış olduğu bir çalışmada 100 yaşından fazla yaşamış olan kişilerin kanında antioksidan düzeyleri, 70-99 yaş bireylerden daha fazla bulunmuştur.
Antioksidanlar katarakt riskini azaltır mı?
Evet, azaltır. Katarakt hastalığı, yaşla beraber gözdeki lens dokusunun şeffaflığını kaybederek donuklaşmasıdır. Katarakt için en önemli risk faktörleri, yaşlanma, şeker hastalığı ve güneşe maruziyettir.
Katarakt hastalığının en temel mekanizması, lens dokusunu oluşturan proteinlerin serbest radikaller tarafından oksitlenerek çökelti oluşturmasıdır. Yüksek antioksidan kullanımının katarakt oluşma riskini azalttığı gösterilmiştir. Özellikle, vitamin C ve E, alfa-lipoik asid, n-asetil-sistein katarakt oluşumunu azaltır.
Antioksidanlar daha genç görünen bir cilt sağlar mı?
Antioksidanlar, cildi korur, yaşlanmasını engeller ve hatta bazı mevcut hasarları da geri çevirebilir. Cildi kırışık ve çatlak görünen insanların birçoğu yaşamlarının uzun döneminde hem ciddi sigara içicisidir hem de uzun süre dış ortamda güneş ışığına maruz kalmış kişilerdir. Özellikle sigara içiciliği, serbest radikal oluşumunun ve oksidatif stresin en güçlü tetikleyicisidir. Sigara içiciliği, onlarca kanser çeşidine neden olurken, en yıkıcı ve görünen etkisini cilt üzerinde gösterir. Benzer şekilde, fazla güneşe maruz kalmak da ultraviyole ışınları aracılığı ile oksidatif strese ve cilt yaşlanmasına neden olur.
Cildinizin oksidatif strese uğramasının ve hasarlanmasını istemiyorsanız, güneş maruziyetinizi azaltın ve sigara içmeyin. Ayrıca, hasarı geri döndürmek için yeterli miktarda antioksidan alın ve antioksidan özelliği bilinen kremleri kullanın.
Not: Bu metin, genel bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye olarak kabul edilmemelidir. Herhangi bir takviye veya tedavi yöntemi hakkında karar vermeden önce bir sağlık profesyoneline danışmalısınız.
"Sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sağlık sorunlarınız için mutlaka bir uzmana danışın. Ürünü çocukların ulaşamayacağı, göremeyeceği bir yerde ve orijinal ambalajında muhafaza ediniz. Önerilen günlük dozu aşmamanız tavsiye edilir. Takviye edici gıdalar, dengeli ve çeşitli beslenmenin yerini tutmaz. Bu ürün bir ilaç değildir ve hastalıkların tedavisinde kullanılmaz. Hamilelik, emzirme, ilaç kullanımı ya da herhangi bir sağlık sorununuz varsa ya da beklenmedik bir etki görüldüğünde sağlık uzmanınıza başvurun."